“Ay nasıl yapıyorsun, ben de yapabilir miyim ki?” diyenlere..

1. HAFTA

-Kötü alışkanlıklarımdan (şeker düşkünlüğü, kovayla sütlü kahve içme, gece atıştırma) kurtulmaya odaklandım. Bunu yaparken aldığım gerçek besinlerin, öncelikli olarak çiğ sebzelerin ve iyi yağların, miktarını günbegün arttırdım.

-Ne kalori saydım, ne porsiyon kontrolü yaptım. Zira amacım kilo vermek, zayıflamak değil, sağlıklı olmaktı.

-Güçlü kahvaltılar, iyi sayılacak öğle yemekleri ve hafif akşam yemekleriyle evdeki düzenimi kurmuş gibiydim.  -İkinci gün itibariyle bir baş ağrısı başladı ki, kolay kolay ağrı kesici almayan biri olmama rağmen, ağrı ilaçla bile kesilmedi. 3-4 gün kesintisiz (yatıyorum ağrı, kalkıyorum ağrı), 5. gün artık hafiflemek suretiyle sürdü. Sonra bıçakla kesilir gibi bitti, gitti.

-İlk haftanın sonunda 1,8 kg vermiştim.

Fotoğraf notu: Nutellalı gözleme yemeyi de en iyi ben bilirdim. Sene 2011.

2. HAFTA

-Zaten ilgili olduğum, ama denemeye yanaşmadığım işlere kalkıştım. Kvass yaptım. Tohum filizlendirdim. Değişik tarifler denemeye başladım. (Bkz. #kvass #filizlendirme #filiz)

-Baktım bu iş olacak gibi, annemi, kardeşimi, bu işe ilgisi olabilecek yakın arkadaşlarımı da süreçten haberdar etmek, ve girdiğim yoldan dönmemi engellemek üzere Instagram’da @alkalioldumbenanne hesabını açtım. Hem bana motivasyon, hem hiç yazmadığım uyduruk tariflerim için bir memento, hem de yakınlarıma az da olsa iyilikti amaç.

-9. günde ilk intermittent fasting (aralıklı oruç) denememden yüzümün akıyla çıktım.

-2. haftanın sonunda 700 gr daha kaybetmiştim. (Bkz. #intermittentfasting)

3. HAFTA

-Artık oturmaya başlayan kurallarım vardı. Sabah uyanınca limonlu su, gün boyu bol alkali su, hafif ve olabildiğince erken akşam yemekleri. Geç yemem gerektiğinde güzel bir kefir smoothie yetmeye başladı. (Bkz. #smoothie #kefir)

-Hesaptan haberdar olan arkadaşlarımın “ben de ilgiliyim ama nereden başlayacağımı bilemiyorum” minvalindeki dönüşleri, hesabımın bir Insta-bloga evrilmesine sebep oldu.

-Bu haftanın ortasında çıktığımız 5 günlük tatil ciddi bir sınavdı. Ondan da yüzümün akıyla çıktım. İlk defa bir tatilden kilo almadan, hatta 200 gr da vermiş olarak dönmüştüm. Bu bir devrimdi!

4. HAFTA

-Tatil dönüşü artık akşam yemeği saatlerimi 17.00-18.00’e çektim. Ve zorunda olmadıkça (bkz. sosyal hayat), bu vakitlerden sonra sofraya otursam bile su/maden suyu dışında bir şey tüketmemeye başladım.

-Çiğ beslenme, düzenimin büyük bir bölümünü oluşturmaya başladı. Tabi ki haşlanmış, pişmiş besinler de tüketiyorum. Ama onları aza indirgemiş durumdayım. (#rawfood)

-Bu yeni beslenme düzeni, zrilyon yeni tarifle yaratıcılıkta çığır açmama çanak tutuyordu ve bu gerçekten eğlenceli bir hal aldı.

-Bu işi kıvırmakla kalmadım, sevdiklerime-ve hatta tanımadığım güzel insanlara-motivasyon kaynağı olmaya başladım. Arayanlar, yazanlar, filizlerinin gelişimini paylaşanlar, benim uyduruk tariflerimi ciddiye alıp deneyenler enerjime enerji kattılar.

SONUÇLAR

-Önyargıların (“e ama hiçbir şey yiyemiyor musun?”) aksine, bana faydalı olan her şeyden bol bol yedim/yiyorum.

-Yine sanılanın aksine, yediğim her şeyden büyük haz aldım/alıyorum.

-İlk 2 haftanın ardından, 6 saat uyuduktan sonra zınk diye kendiliğimden uyanmaya başladım.

-Artık sofraya yemek için değil, beslenmek için oturuyordum.

-Geceleri karnım acıkmıyor, midem kazınmıyordu.

-1 ayda ağırlığımın %7’sini kaybettim.

-Belim, basenim, bacak çevrem 3’er cm., kalçam 2 cm. inceldi.

-Toplamda 1 ayda 4,5 kg verdim. Tekrar ediyorum, amacım kilo vermek değildi, ve “diyet” yapmadım.

-Üniversite yıllarında giydiğim eteğin içinde fır dönmeye başladım-bu vesileyle 20’li yaşlara yaklaşmış olmak harika bir hismiş!

-Bu bir ay Can’ın peşinde koşmak dışında spor, hatta hafif egzersiz bile yapmadım. -İlk ay herhangi bir besin takviyesi almadım. Sonrasında Omega 3’e başladım.

Kuantum Beslenme kitabıyla bu bireysel rönesansın ilham kaynağı olan Ayşegül Çoruhlu’ya şükranlarımla…

140 yaşımı görmesem de, torunlarımla (bakın Allah söyletti, en az 2) yerlerde yuvarlanabilen bir babaanne olacağımı umuyorum.

 

Yorum Yapın