Geçen yıl bugün kendime şunları yazmışım:
Aferin kız, iyi iş çıkardın! Çok sevdiğim ecnebi ifadesiyle, “so far, so good.”
Bu 37 yıl hep “çiçekler-kelebekler” değildi elbet. Depresyon hırkasını forma yaptığın günler de oldu, deli bayrağını çekip “eaaah, yetti gayrı” dediklerin de.
Bunca zamanda hayallerini, umutlarını, arkadaşlarını, hatta bazen yolunu kaybettin.
Çelişkilerin oldu. Yapmam dediğini yaptın, tükürdüklerini yaladın, dipsiz kuyulara daldın, çıkmaz sokaklara girdin.
Yenildin, yanıldın, kızdın, yıldın, pes ettin, küstün, korktun, pıstın, dellendin, duruldun, denedin, yoruldun, durmadın, inandın, başardın, değiştin, dönüştün, başkalaştın, büyüdün.
Sen oldun.
“Kuş ölür, sen uçuşu hatırla” demiş ya şair; lütfen bunu tut aklında. Uç, uç, daha da uç…
İyi ki doğdun canım kadın.
İyi ki doğdum!
(Bkz. Bir şizofrenin günlüğü)
———
Uçtum kız, sözünü dinledim ve açtım kanatlarımı. Yapamazsıncılara, ne gerek varcılara, yapınca madalya mı kazanacaksıncılara tıkadım kulaklarımı, “la la la la dinlemiyom kiii, la la la la laaa” dedim. Bildiğimi okudum. Yine. Yeniden.
Elimden geleni ardıma koymadım, kendimin en iyi hali oldum. Üzerine +1 koydum. Ve bu sene de iyi ki doğdum!

Yorum Yapın