Geçen hafta doktorumu değiştirince Hashimoto hastası olduğumu ögrendim. Ben, hamilelikte çıkan tiroid yetmezliğini benimsemiş, doğum sonrası tespit edilen nodülünü rutin kontrol ettirerek 50 mg Euthyrox ile yaşayıp giden biriydim. Ama yine de eşekten düşmüş karpuza döndüm. Ancak hocanın deyişiyle, bir hashimoto hastası için olabilecek en iyi durumdaymışım.

Çünkü…
——
Bu hashimoto denen illet, stresle kapı komşusuymuş. Geriye bakınca, hastalığın ilk pörtlemesinin ömrümün en üzüntülü, en travmatik 2 senesinin sonunda olduğunu gördüm. Sonrasında hamilelik-lohusalık-8 ay süren huzursuz bebe sendromu ile bir yere bir göğe vurdu hormonlarım. Sonunda ilaca bağımlı kaldım.

Ancak benim post-partum depresyon sandığım, ve ikinci çocuk düşüncesinden bile ürkmemin müsebbibi olan o kabus günlerde de büyük ihtimalle hashimoto deyyusunun parmağı vardı.
Can 1,5 yaşındayken kürek çekmeye başladım. Bildiğin kürek, Haliç’te. Kendim için yaptığım en iyi şeylerden biri oldu bu. 6 ay sonra o 3 saat oyun grubuna başladı, ben kendimi spor salonuna attım. Endorfin kafası hiçbir şeyde yok a dostlar! Bu bana tekrar yaşadığımı hissettirdi. Başımı kaldırıp akan bir hayat olduğunun farkına vardım. Ondan zevk almaya başladım yeniden.

Genel anlamda çöp yiyen biri değildim. Ancak tatlı ve kahveye bağımlılığım korkutucuydu. Arada şekeri bırakıp kendime iyilik yapardım. Ancak 2017 yazında-tüm bu teraneden habersiz-bir sabah “alkali oldum ben anne!” deyip, kendime yaptığım kıyaklar tarafına bir çentik daha attım.
Şimdi karşılaştırma yapacak kadar uzun süre geçirip, tahlil sonuçlarımı görünce, “aferin kız” dedim, “ aferin bana!”
Farkında olmadan bir hashimoto hastasının yapması gerekenleri yapmış, ve belki de bu yüzden bu pis musibetin etkisini en aza indirmiştim.
Burada çok sık duyduğum iki laf var, “pozitifliğiniz” ve “güzel enerjiniz”.
Ben bunu şakalar-komiklikler yapıyor olmama veriyordum. Fakat hayatımda ilk kez karşılaştığım Prof Dr Yeşim Erbil yarım saatin sonunda “senin pozitifliğin…” diye lafa başlayınca, dedim herhalde var öyle bir şey.
Yani olay buymuş gençler, “duvarı nem, insanı gam yıkar”mış.
Öyleyse, “haydi şimdi bütün eller havaya, artık girdik hepimiz de havaya!”

Hashimoto ile ilgli yazı serisinin tümüne buradan ulaşabilirsiniz.

Yorum Yapın