Çiziktirikler

Niyete Bakar

Niyete Bakar

Bil Bakalım Seni Ne Kadar Seviyorum diye bir kitabı var Can’ın. Ondan yola çıkarak uydurduğumuz oyun sırasında 2-3 gün önce şöyle bir diyalog geçti aramızda: Ben: Seni ne kadar seviyorum biliyor musun? Can: Ne kadar? Ben: Everest’in tepesine kadar Can: Everest İstanbul’da değil ki! Ben: Hah işte düşün, o kadar uzaklara ve yükseklere kadar. Can: Ben seni ne kadar seviyorum…

Yeni Yıl: Edebinizle Giriniz

Yeni Yıl: Edebinizle Giriniz

Yeni yıl hep umut doludur ve biten yılı nedense hor görürüz. Hele yılın son 2-3 günü artık iyiden iyiye bir “bitse de gitsek” moduna girilir. Halbuki bugünden yarına öyle dramatik bir değişim yaşanmayacağı da bellidir. Yine de umuttur, motivasyondur, iyi temmenilerdir, güzel enerjidir. Kendimizi kandıracaksak böyle kandıralımdır. O da lazımdır. Yalnız bunun en abartılı halini “milenyum”a girerken yaşadık. 1999’u 2000’e…

Bebeğimin İlk Yılı

Bebeğimin İlk Yılı

Ruh hastası olduğum bazı konular var. Anı biriktirmek, yazmak, istatistik, simetri, kayıt tutmak bunların ağa babaları. Hal böyleyken, elime geçtiğinde ölümcül olabilecek şeylerin başında “bebeğimin ilk yılı” defteri geliyor. Bilenler bilir, bu defterler ilk çocukta, 1-2 icir bicir yazıldıktan sonra kenara atılan şeylerdir. Hormonları allak bullak, uykusuz, süt-çiş-kusmuk-salya deryasında balık olmuş bir Gözde’nin bu defterle neler yapabileceğini ne siz düşünün…

O Sene Bu Sene

O Sene Bu Sene

Bugün bana deseniz ki “hadi kız oturmaya mı geldik, kalk bir dernek kur,” hiç tereddütsüz, Yürürken Islık Çalamayanlar Derneği kurucu başkanı olurum. Aynı anda yapılması fayda getirecek iki işten birinde kazara istikrar yakaladıysam, diğerini zinhar yapamıyorum arkadaş! Hayatımın Murphy kanunu bu. Misal, geçen sene Ekim ortasında Can sitenin içinde bir oyun grubuna başlayınca ben de denize düşmüşçesine spor salonuna sarıldım.…

Hiç Unutmam, Bir Gün Yine Şişmanım

Hiç Unutmam, Bir Gün Yine Şişmanım

Çocukluğunu yaz, roman olsun deseler-ki neden desinler-adı hazır: “Hiç Unutmam, Bir Gün Yine Şişmanım” Boğazımla amansız mücadelem daha bebekken başlamış. Sadece anne sütüyle ayda 1,5 kg alırmışım. Bebek tombikliğinin üzerine dillere destan iştahım eklenince, gürbüz çocukluk alınyazım olmuş. Boyum da sadece Kuzey Avrupa standartlarında normal kabul edilebileceğinden, garson boy kıyafetlerle tanışmam daha ilkokul yıllarına rastlamış. Hikayenin -miş’li geçmiş zamanı bittiğinde,…

Köprüden Önce Son Çıkış

Köprüden Önce Son Çıkış

Cem’le “dolce vita” günlerimizdeydik. Tüm pazar gününü aynı kanepede kahvaltı edip, gazete okuyup, kahve içip, film seyredip, döne döne pinekleyerek geçirebildiğimiz günler… Beraberken o kadar mutluyduk ki, kafamızı bozabilen tek şey, sabahın 6’sında Osmanlı akıncılarını aratacak gümbürtüyle tepemizde koşmak suretiyle bizi uyandıran Kaan’dı. Biz de çocuk olmuştuk, bizim de anamız babamız vardı. Höt dediklerinde otururduk. Çocuktu, yapacaktı elbet. Ama bu…

Detoks! Herkesin Detoksuna Kimse Karışamaz..

Detoks! Herkesin Detoksuna Kimse Karışamaz..

Dünkü 21 günlük detoks havadisiyle beliren ani coşku, yerini gergin bekleyişe bıraktı. Kafalar karışık, ufak çaplı bir infial yaşanıyor, ve kulaktan kulağa aynı soru fısıldanıyor: Peki ne yiyeceğiz? Şimdi şu noktada anlaşalım gencolar, amaç yemekten ziyade yememek. Hal böyleyken, uzak durmaya çalıştıklarımızdan geriye kalanlar da pekala bizi yaşatır. Ben son dönemde mide yanmasıydı, Can’ın hastalıklarıydı, kış moduydu derken rafine olmasa…

Yeni Yıl Detoksu

Instagram’ı sırf, kafayı benim kırdığım noktalardan çatlatmış olanlarla yolumu kesiştirdiği için bile seviyor olabilirim. Ne tatlı insanlar tanıyorum bu sayede. Aferin Insta! Bu tayfadan biri çıkıp “ben kuyuya bir taş atsam diyorum” dedi mi, diğerleri “ben de!” “ben de!” diye ardından geliyor. Hop, oldu mu sana sinerji! Önceki gün @antinkuntinlezzetler yeni yıla kadar 3 haftalık bir arınma yapacağını söyleyince @sebosmodernlife ile hemen “ne yemiyoruz…